Koronavirüs salgınından sonra yaşanan orman yangınları ve sel felaketlerinin pek çok insanın psikolojik durumunu olumsuz etkilediğini kaydeden Acıbadem Bodrum Tıp Merkezi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Emel Sönmez, “Pandemiye bir de doğal afetlerin eklenmesi kaygı ve korkularımızın artmasına ve yoğunlaşmasına yol açtı. Son zamanlarda gelen hastalarımızda kaygı bozuklukları ve korkunun psikolojik etkilerini fazlasıyla görüyoruz. Korku, kaygının bir üst aşamasıdır. Dozunda olan korku nasıl ki bizi tehlikelere karşı korursa, kontrol edilemeyen aşırı korku da hem bizi hem çevremizi olumsuz etkileyerek günlük hayatımızı çıkmaza sokabilir.” diye konuştu.
“Korkunuzun kaynağını fark edin”
Yangın, sel ve benzeri felaketlere doğrudan maruz kalmasak da iletişim kanallarından olayla ilgili bilgi almanın, yaşananlar için üzülmenin doğal ve olması gereken bir insani tepki olduğu belirten Dr. Emel Sönmez “Hepimiz, başka insanların ve canlıların başına gelen felaketlerden etkileniriz. Empati kurarız ve doğal olarak üzülürüz. Bu insan olmanın temel duygularından biridir. Bu duygular sayesinde, hepimiz acıların hafifletilmesi için elimizden gelen ne varsa, destek olma ihtiyacı duyar ve harekete geçeriz. Ayrıca kendimiz ve çevremizdekiler için kaygılanırız. Kaygılanmak da sağlıklı bir tepkidir. Bu sayede, olası riskler için tedbir almaya da çalışırız. Ancak kaygı ilerler ve korkuya dönüşürse, sağlıklı düşünme gücümüzü yitirmeye başlarız.” diyerek korku ve kaygının kontrol edilememesi durumunda hekime başvurulmasını tavsiye etti.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Emel Sönmez “Kaygı ve korkularınızın ne zaman, hangi olaydan sonra başladığının farkında olursanız daha kolay yoluna koyarsınız. Bu korkuya ben ilk olarak ne zaman, hangi olay üzerine kapıldım? Korkum giderek artıyor mu? Hangi faktörlerden etkileniyor? Bu soruları yanıtlamak sorunu çözmede büyük önem taşıyor. Nasıl ki alerjisi olan bir kişi; kendisinde hangi etkenlerin alerjisini tetiklediğinin, hangi etkenlerle alerjisinin azaldığının farkında olursa ona göre davranır ve fayda sağlar; korkular da böyledir. Dozunda olan, kontrollü korkularımız bizi tehlikelerden korur. Ancak aşırı korkuya teslim olursak o zaman tehlike çanları çalıyor demektir.” diyerek egzersiz, yürüyüş ve çeşitli aktivitelerin insan sağlığını olumsuz etkileyen aşırı kaygıya da iyi geldiğini kaydetti.
Bu tür sorun ve sıkıntı yaşayanların, hekim tavsiyelerine uymasını ve uyku kalitesini de arttırmasını isteyen Dr. Sönmez, bunun yanında insanların duygu ve düşüncelerini yakınları ile paylaşmasını istedi.
“Zararlı alışkanlıklar korku ve endişeyi tetikliyor”
Alkol, sigara gibi zararlı alışkanlıkların korku ve endişeyi arttırdığını belirterek, sağlıklı bir yaşam için alkol ve sigaranın yanında aşırı çay-kahveden tüketiminden de uzak durulmasını tavsiye eden Dr. Emel Sönmez, insanların yaşadığı olumsuzlukları içine atmamasını, sırdaş bulduğu kişilerle paylaşmasını önerdi. Lev Tolstoy’un “Acı hissetmek canlı olduğumuzun kanıtıdır; ama başkasının acısını hissetmek insan olduğumuzun kanıtıdır.” sözünü hatırlatan Dr. Sönmez “Özellikle sosyal medyada ve whatsapp gruplarında kişileri aşırı paniğe sevk eden, doğru olmayan bilgiler yayılabiliyor. Sizi kaygı ve korkuya sokan olaylar konusunda doğru kaynaklardan bilgileri takip edin. Nasıl ki bazı fiziksel hastalıklarda bütüncül tedavi çok önem taşıyorsa, psikolojik hastalıklarda özellikle kaygı ve korku ile başa çıkmada da büyük fayda sağlıyor. Şiddetli kaygı bozukluklarında, tüm çabalarınıza rağmen kaygı ve korkularınızın hayatınızı esir almasının önüne geçemediğinizde mutlaka uzmana danışın ve destek alın.” dedi.