
Jerome Bruner'in 1976’da ortaya koyduğu iskele metaforu, ebeveynliğe dair radikal bir bakış açısı sunar. Bu yaklaşım, çocukların gelişim sürecinde ebeveynlerin rolünü, onları sabırla destekleyen bir yapı gibi düşünür.
İskele, tıpkı bir bina inşa edilirken ihtiyaç duyulan dış destek gibi, çocukların sağlam bir kişilik ve beceri inşa etmeleri için onlara sağlanan yardımı temsil eder.
Bu yardım, çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda zamanla azalır ve sonunda bağımsızlıkları pekiştiğinde tamamen çekilir.
İskele ebeveynliği, yalnızca akademik başarıya odaklanmaz; aynı zamanda duygusal, sosyal ve davranışsal gelişimi de kapsar. Çocukların öz güvenlerini kazanarak, kendilerini ifade edebilme ve zorluklarla başa çıkabilme becerilerini geliştirmelerine olanak tanır.
Bu modeli benimsediğinizde, sadece çocuğunuzun güçlü bir birey olarak büyümesini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda gelecekte başkalarına destek verebilecek bir yetişkin olmasını da mümkün kılarsınız.
-
Yapı ve altyapı: İskelenin temeli, bir çocuğun güven duygusunu oluşturacak tüm rutinler ve kurallar ile şekillenir. Düzenli yemek saatleri, uyku zamanları, aile içindeki küçük ritüeller, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. Bu temeller, çocuğun dünyada kararlı adımlar atabilmesi için en önemli ilk adımdır. Ebeveynler, bu düzeni kurarak istikrarlı bir yaşam modelini çocuklarına sunar.
-
Duygusal destek ve empati: Çocukların duygusal dünyalarını kabul etmek, ebeveynlikte en önemli yapı taşlarındandır. Onların hissettikleri hiçbir zaman geçersizleştirilmemelidir. Çocuklar duygularını açıkça ifade edebilmelidir; bu, onları duygusal anlamda güçlü bir birey olarak yetiştirebilmek için kritik bir beceridir. Destekleyici bir ebeveyn, çocuklarının hissettiklerini anlar ve gerektiğinde profesyonel yardım almayı da ihmal etmez.
-
Teşvik ve cesaretlendirme: Çocukların başarısızlıkları, onların büyüme yolculuklarında karşılaştıkları engellerdir. İskele ebeveynliği, başarısızlıkla mücadele etmeyi, hatalardan ders almayı teşvik eder. Çocukların yeniden denemeleri için cesaretlendirilmeleri gerekir. Her başarısızlık, onlara yeniden kalkmayı ve denemeyi öğretir. Çocuklar, başarısızlıkla yüzleşmeyi öğrenerek, hayatta karşılarına çıkan zorluklara karşı daha dirençli hale gelirler.