Uyku sırasında solunumun ani bir şekilde durduğu uyku bozukluğu haline ‘Uyku apnesi’ denir. Bu solunum durmalarının; uykunun derinleşmesine ve hatta dolayısı ile dinlendirici bir gece uykusu oluşmasına engel olması son derece önemli bir sağlık sorunudur.
Her yaştan herkeste olabilecek bu sorunun; uzun süreli ve şiddetli olması halinde bazı ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabileceğini ve mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Nöroloji Uzmanı Doç Dr. Ülkü Figen Demir, “Gün içinde uyuklama isteği, künt baş ağrısı, konsantre olamama, depresif ruh hali, iştah değişiklikleri ve özellikle akşam yemeği sonrası oturduğu yerde uyuklamalara sebep olarak kişilerin yaşam kalitesini sosyal hayatını olumsuz etkileyebilir” dedi.
Uykunun derinleşmesine engel oluyor
En az 10 saniye süre ile solunumun durması anlamını taşıyan ‘Uyku apnesi’ iken, bazen de uyku esnasında solunumun tam anlamıyla durmadan, o sırada kan oksijen doygunluğunun azalması söz konusu olabilir, bu duruma da ‘Hipopne’ denir ki, uyku apne sendromlu hastaların büyük kısmında bu iki durum bir arada görülebilir.
Obstrüktif uyku apne sendromu, çocuklar da dahil olmak üzere her yaş grubunda görülebilmektedir. Erkeklerde %4, kadınlarda görülme sıklığı yaklaşık %2 civarındadır.
Çoğunlukla kilolu, kısa ve geniş boyun çevresi olan, damak-boğaz anatomik yapı bozukluğu olan, vücut kitle indeksi yüksek, alkol sigara kullanımı olan ve çeşitli ilaç kullanımı olan bireyler riskli grubunu oluşturmaktadır.
Bunlara ilave olarak yatış pozisyonu da uyku apne sendromu için risk faktörlerinden biridir. Örneğin sırtüstü pozisyon çok sık apne gelişen bir bireyde, yan yatar pozisyonda daha seyrek apne gelişebilir. Tüm bu söylenenlere ilave olarak genetik yatkınlık da burada bahsedilmesi gereken bir konudur. Uyku apne sendromu olan bireyler genel itibariyle yüksek sesle horlayan bireylerdir. Tipik olarak uyku esnasında kişinin horlaması aniden kesintiye uğrar, en az 10 saniye, bazen hastalığın şiddetine bağlı olarak daha uzun sürer. Apnenin sonlanmasının ardından derin bir nefes alma ile bu periyot sonlanır. Tüm gece boyunca defalarca tekrar eden bu apne veya hipopne periyotları uykunun derinleşmesine mani olur ve aslında kalitesiz bir uyku uyunmasına sebep olur. Bunun neticesinde kişi ertesi gün dinlenmiş olarak uyanamaz. Gün içi uyuklama isteği, künt baş ağrısı, konsantre olamama, depresif ruh hali, iştah değişiklikleri ve özellikle akşam yemeği sonrası sakin televizyon izler pozisyonda oturduğu yerde uyuklamalara sebep olur.
Yapılan çalışmalara göre uyku apne sendromu olan bireylerin miyokard enfarktüsü, ritim bozuklukları, hipertansiyon, obezite ve inme riskinin, diğer bireylere göre daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu nedenle özellikle de kontrolsüz hipertansiyonu olan, ateroskleroz riski taşıyan kilolu, uykusunda yüksek sesle horlayan kilolu kısa boyunlu erkek bireylerin uyku apne sendromu olasılığı açısından değerlendirilmesinde fayda vardır.
Hekim başvurusu, çoğunlukla kişi ile aynı yatağı paylaşan eşlerin durumu farketmesi ile gerçekleşir, birçok hasta horladığını da, uykusu esnasında solunumun durması anlamına gelen apne periyotlarının da farkında değildir. Şikayetler ve fizik muayene sonucu uyku apne sendromu varlığından şüphe duyan hekimler hastaları, polisomnografi denilen, tüm gece uyku laboratuvarında uyuma sonucu elde edilen veriler toplamı olan bir teste tabi tutar. Bu testten elde edilen veriler ile bir indeks hesaplanır ve teşhis ve hastalığın şiddeti bu indekse göre konur.
Tedavi edilebiliyor
Hafif şiddetli uyku apnesi hastalığı olanlar için:
Kilo vermek, alkol ve sigara kullanımını bırakmak, hava yolunu tıkayıcı anatomik bozuklukların tedavisine yönelik kulak burun boğaz konsültasyonu, hastanın gece uykusunu yan yatar pozisyonda uyumasını sağlamak, oksijen maskesi gibi yöntemler kullanılabilir.
Daha ileri vakalarda ise, CPAP ve BPAP olarak isimlendirilen cihazlarla hastaların uyuması ve gerekli tetkiklerin yapılması gibi yöntemler uygulanması gerekir.