Alerjik egzama olarak da bilinen atopik dermatit, cildin koruyucu bariyerinin ve nem tutma kabiliyetinin bozulması sonucu ortaya çıkan kaşıntılı döküntülerle karakterize, kronik seyirli, tekrarlayan bir deri hastalığıdır. Atopik dermatitin oluşumunda genetik ve çevresel nedenler ortak rol oynuyor. Ailede alerjik hastalık olması yani genetik yatkınlık olması bu hastalıkların gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Çeşitli çalışmalarda olguların yüzde 60 ila 70 kadarında pozitif aile öyküsü bildirilmiştir.
Kaşınma cildi tahriş eder
Atopik dermatit hastalarında bariyer fonksiyonları bozulması ile alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarır ve alerjik reaksiyonlara neden olur. Yine atopik dermatitli hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalmıştır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilir.
Atopik dermatit hastalarında bariyer fonksiyonları bozulması ile alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarırlar ve alerjik reaksiyon gelişmesine neden olurlar. Bu da atopik dermatitin şiddetini artırır yani cildin daha da kötüleşmesine sebep olur. Kaşınma ve ovalama cildi tahriş eder hatta durumu daha da kötüleştirir.
Yine atopik dermatitli hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalmıştır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilir. Enfeksiyonlar hem atopik dermatitin şiddetini artırır hem de tedaviye yanıtı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca cilde uygulanan tahriş edici kimyasal ürünler, sabun, deterjan ve bazı cilt bakım ürünleri ile hava değişimi, aşırı sıcak hava, terleme gibi faktörlerde dönem dönem hastalığın alevlenmesine sebep olabilir.
Bir diğer önemli husus da orta ve ağır egzamalı olguların bir kısmında süt, yumurta, buğday, yer fıstığı, ağaç kuruyemişleri, balık, besin katkı maddeleri gibi bazı gıdalar alevlendirebilir. Ayrıca ev tozu akarı, hayvan tüyü, polenler gibi solunum alerjenleri bulguların alevlenmesine neden olabilir. Tetikleyici alerjinin saptanmasına yönelik olarak alerji testleri yapılması gerekir. Alerji testleri, kan örneklerinden ve cilt üzerine alerji damlaları kullanılarak yapılabilir. Doğru bilinen bir yanlış ise cilt testlerinin bebeklerde ve küçük çocuklarda yapılamayacağıdır.
Her iki yöntem doğumundan itibaren tüm yaş grubunda güvenle uygulanabilir. Besin alerjisi ile ilgili alerji cilt testleri erken yaşlarda da yapılabilirken, bahar alerjisine yönelik alerjiler iki yaşından önce nadiren geliştiği için daha geç yaşlara bırakılmalıdır. Cilt testi ağrısızdır ve hemen sonuç verir. Özellikle testin duyarlılığı 3 aylıktan itibaren yaşla beraber artar. Kullanılacak test yöntemi hastanın öyküsü ve şikayetleri dikkate alınarak belirlenir. Bu nedenle testler mutlaka alerji kliniklerinde çocuk alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır.
Pamuklu kıyafetler tercih edilmeli
Hastaların cildi düzenli nemlendirilerek korunmalıdır. Nemlendirme tedavisi bireyselleştirilmeli ve hangi nemlendirici formunun, hangi hastada kullanılacağı, hastanın cilt özelliğine ve uygulanacak olan hastalıklı bölgeye göre değişkenlik gösterebileceği unutulmamalıdır.
Ilık su ile duş alma, banyoda kurutmayan, alkali olmayan, nemlendiricili sabunlar kullanma, kısa süreli ılık banyo sonrası derinin tahriş edilmeden kurulanması ve banyodan hemen sonra derinin nemlendirilmesi büyük önem taşır. Pamuklu ve yumuşak dokulu giysiler tercih edilmelidir. Atopik dermatitin alevlenmesine neden olan besin ve solunum yolu alerjenleri belirlenmeli, bu faktörlerle temastan kaçınılmalıdır.
Kaşınma ve çizik oluşumunu önlemek için, tırnaklar kısa kesilmeli, küçük bebeklerin ellerine eldiven geçirilmelidir. Hastalığın derecesine ve hastanın yaşına uygun tedavileri alerji hekiminiz kontrolünde tarif edildiği şekilde ve aksatmadan kullanmak egzama alevlenmeleri önlemek açısından çok önem arz etmektedir.