Tüm dünyaya yayılan koronavirüs sebebiyle günlük yaşamımızda büyük değişiklikler yaşıyoruz ve birçoğumuz bu değişikliğe adapte olmakta zorluk çekiyor. Ancak eğitimlerini, sosyal yaşamlarını evde devam ettiren çocuklar ve gençler kendilerini ifade edemedikleri için ağlama, içe kapanma, öfke kontrolsüzlüğü gibi davranışlar gösterebiliyor.
Peki, pandemi, ergenlik çağındaki çocuklarımızı nasıl etkiledi? Ebeveynler bu sürede çocuklarıyla nasıl iletişim kurmalılar? Çocukların dikkatini dağıtmak için neler yapmalıyız? Anne ve babaya bu süreçte ne gibi görevler düşüyor? Pandemi süreci ve çocukların psikolojik sağlığı ile ilgili sorularımızı Uzman Psikolog Türkan Durmaz yanıtladı.
Bazı çocukların içe kapanmalarına neden oldu
– Pandemi, ergenlik çağındaki çocuklarımızı nasıl etkiledi?
Covid-19 salgını dünyanın dört bir yanındaki insanları etkilemeye devam ederken, elbette ergenlik döneminde olan çocuklarımız da bu süreçten oldukça olumsuz yönde etkilenmiş oldular. Biyolojik, sosyal, fiziksel ve duygusal açıdan zaten kritik bir değişim ve gelişim döneminde olan ergenlerin, pandeminin getirdiği değişiklikler ve kısıtlamalarla birlikte daha zor günler geçiriyor olduklarını gözlemliyoruz. Hatta en fazla bu grubun etkilendiğini söyleyebilirim. Öncelikle, ergenlerde de biz yetişkinler gibi temel bir psikolojik ihtiyaç olan kontrol etme, pandemi ile birlikte engellenmiş oldu. En önemli olarak da şunu söyleyebilirim ki belirsizlik ve öngörü kaybı gibi stres kaynakları da ergen çocuklarımızın da hayatına dahil oldu. Rutinleri büyük ölçüde değişti. Sürekli evde kalmak zorunda kalan ergenler, uzaktan eğitim alarak okullardaki eğitimlere online devam etmeleriyle birlikte onlar için önemli olan sosyalleşme, zorlaşmaya başladı. Tabii bu durum, bazı çocukların daha fazla içe kapanmalarına neden oldu ve okul performanslarında düşüşler yaşandı.
Pandeminin bir diğer etkisi ise evde fazla zaman geçirmelerinden kaynaklı, ergenlerde internet kullanımındaki artışı gördüğümüzü söyleyebilirim. Bu artış dikkat eksikliği, odaklanma problemi, mutsuzluk, hiçbir şey yapmak istememe, öfke nöbetleri, zihinde takıntılı düşünceleri oluşturduğunu gözlemlemekteyiz. Ayrıca rutinin bu süreçte bozulmasıyla birlikte uyku problemleri ve yeme bozuklukları gibi diğer bazı psikolojik sorunlar da oluşturdu.
Kurallar koyarken kullandığımız dil önemli
– Ebeveynler bu sürede çocuklarıyla nasıl iletişim kurmalılar?
Öncelikle ilişki kurmaya geçmeden, ergenlerin özelliklerini biraz tanımlayabiliriz. Ergenlik, çocukluktan çıkıp gençliğe adım atma dönemidir. Genel olarak bu dönemde, aile ve ergen çocuklar arasında çıkan çatışmalara sıkça şahit oluruz. Bunun sebepleri arasında ergenin aileye kendini kabul ettirme, ben de bir bireyim deme çabasını görürüz. Az önce de bahsettiğim gibi biyolojik, sosyal, duygusal ve bedensel gelişim içerisinde böyle zorlu bir değişim döneminden geçerken, pandeminin getirdiği zor süreçle birlikte ergenlerle iletişim kurmak kolay olmaz. Çünkü ergenler genellikle duygularını iki uçta yaşarlar. Bir anda mutlu iken, aniden duygusallaştıklarını gözlemleriz. Ayrıca kendileri hakkında verilecek kararlar için aşırı duyarlı olduklarından kendileri de bu kararlarda söz sahibi olmak isterler. Bu gibi durumlarda ailelere düşen sürekli ve tutarlı bir annelik, babalık tutumu göstermektir.
Covid-19 süreciyle birlikte tüm aile bireylerinin evde olmak zorunda olduğu bu süreçte, aile içi iletişim her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Bu nedenle ebeveynlerin çocuklara doğru bir model olmalarını önerebilirim. Huzurlu ve güvenli bir ev ortamı oluşturmak için önce ebeveynlerin aralarındaki iletişimin sağlıklı olması gerekir. Etkili iletişim; aile bireylerinin birbirlerinin düşüncelerini paylaşması, duygularını anlamaya çalışması, birbirleriyle olan paylaşımı, iş birliği ve yardımlaşması demektir. Çocuk aileyi yansıtır, aile içindeki fertlerin kişilik yapısı ve iletişim biçimleri çocuğun kişiliğini şekillendirir.
İletişimin ilk adımı dinlemektir. Aynı ev içerisinde uzun süre kaldığımız bu süreçte ergen çocukları dinlemekle doğru iletişime başlayabiliriz. Çocuğa kendi düşünce ve isteklerini ifade etme şansı tanımak onun bir birey ve güçlü olma arzusunun yerine gelmesinde büyük katkı sağlar.
Yukarda da söylediğim gibi çocuklar ebeveynlerini model alırlar, hatta çocuk genellikle tartışırken anne babasının davranışlarını taklit eder. Çocukların, tartışma sırasında anne babanın öfkeyi yansıtmak için kullandığı söz, ses tonu ve tavırlarını örnek aldığını görürüz.
Çocuklara, sınırlar ve kurallar koyarken kullandığımız dil de önemlidir. Zaman zaman bu sınırlar ve kuralları oluştururken eleştirmek istediğimizde, iletişim de çokça kullandığımız sihirli sandviç tekniği ile eleştirmenizi öneririm. Sandviç tekniği, karşımızdakine vermek istediğimiz olumsuz mesajı, kişiyi rahatsız etmeden söyleme biçimidir. Çocuklara söylemek istediğimiz olumsuz mesajı direkt değil de iki olumlu mesaj arasında verme taktiğidir. Cümlemize önce çocukları överek başlayabilir, sonra onda gördüğümüz ve değiştirmesini istediğimiz olumsuz mesajı verip, en sonda da yine olumlu bir cümleyle eleştirimizi bitirmeyi tavsiye ederim. Böylece çocuklara kendilerini daha iyi hissedebilecekleri ve aileleriyle daha fazla konuşmaya devam edebilecekleri ortam oluşturmuş oluruz.
Çocuklara sorumluluk duygusu kazandırmak için güzel bir zaman
– Çocukların dikkatini dağıtmak için neler yapmalıyız?
Koronavirüs salgını nerdeyse yaşamımızda ve rutinlerimizde ani değişikliklere sebep oldu. Böylece aileler ve çocuklar için endişeli bir dönem başlamış oldu. Öncelikle ailelerin çocuklara güvende olduklarını hissettirmekle başlamalarını tavsiye ederim. Bu nedenle aileler çocukların doğru bilgi edinmelerine yardımcı olabilirler.
Pek çok genç, aileleriyle beraber vakit geçirmek istemez, büyüdükçe ve bağımsızlık kazandıkça arkadaşları ve kendisi ile vakit geçirmek isterler, bu da gelişimsel olarak normaldir. Ergenlik çağındaki çocukla olumlu bir aktivite yapmak için zaman harcamak sizin bir araya gelmenize yardımcı olabilir ve ailelerin “uzun uzun nasihatler” yapmadan ergenlerin endişelerini dile getirmeleri için bir alan sağlar. Ergenler nasihatlerden kaçınırlar. Ne kadar zorlaştıran bir süreçle ya da engelle karşı karşıya kalsalar da araştırmalar, ebeveynleriyle daha fazla zaman geçiren gençlerin daha iyi sosyal becerilere ve daha yüksek özgüvene sahip olduğunu gösteriyor. Hatta 2016 yılında yapılan bir araştırma, ebeveynlerle kaliteli zamanın, gençlerin ödev yapmak veya ders dışı etkinliklere katılmak için harcanan zamandan daha iyi bir öngörü işlevi gördüğünü söylüyor (Hartas, 2016). Bu nedenle şunu söyleyebilirim; gençlerin eğitimlerine evden devam etmek zorunda kalmalarıyla, evdeki performanslarını ve konsantrasyonlarını daha fazla artırabilmek için sosyalleşme, egzersiz ve eğlence için molalar ve zamanlar oluşturmalarına yardımcı olunabilir. Hatta her 50 dakikalık okul ödevi için, 10 dakikalık bir ara vermelerini sağlayabilirsiniz.
Ailecek yürüyüşler veya bisiklet gezileri yapabilirsiniz.
Çocukları yoga, pilates ve zumba gibi online eğitimler almaya teşvik edebilirsiniz.
Akıl oyunlarının çocukların zihinsel gelişimi üzerinde oldukça başarılı bir role sahip olduğunu biliyoruz, ailece akıl oyunları oynama saati oluşturabilirsiniz.
Çocuklarla farklı kültürlerden değişik yemek hazırlayabilir böylelikle, çocukla yemek yaparken eğlenmiş ve birlikte vakit geçirmiş olursunuz.
Akranlarla bağ kurmak ergenlerin temel gelişim görevlerinden biri olmasından dolayı, arkadaşlarını görememe ve sosyalleşememe ile ilgili hayal kırıklıklarını anladığınızı çocuklarınıza hissettirmelisiniz. Bu nedenle internet kullanımı kurallarında göstereceğiniz esneklik, okul kapanışlarında kaybedilen sosyalleşme zamanının telafi edilmesine yardımcı olabilir.
Son olarak da şunu söyleyebilirim, çocuklara sorumluluk duygusu kazandırmak için bu süreç güzel bir zaman dilimidir. Sorumlulukla özgüven paraleldir, sorumluluklar vererek çocuklarımıza kendilerini ise yarar hissettirerek, benlik duygusu gelişmesine yardımcı olabilirsiniz.
– Anne ve babaya bu süreçte ne gibi görevler düşüyor?
Yukarda da belirttiğim gibi zorlu bir süreçten geçerken ailece yapılacak aktiviteler de ruh sağlığımızı korumak için çok yararlı olabilir. Çocuklar genellikle en yakınlarındaki ebeveyni gözlemler ve onların kaygılarını alırlar. Eğer anne ve baba süreci daha sağlıklı atlatma çabasındaysa, çocuklarda da bu sağlıklı bakış açısını görürüz, tam tersi mevcut olduğunda da kaygılı ebeveynler ve kaygılı çocuklar oluşur. Bir çocuk veya erişkin için “kendini faydalı hissetmek” ya da “bir şeyi başarabilme duygusu” en önemli ruhsal desteklerdir. Bu durum çocukta sorumluluk alabileceğine güvenildiği oluşturulmuş olur. Bu nedenle aileler çocuklara sorumluluklar vermelilerdir. Çoğu ailenin çocuk büyütürken bir yöntem kullanmadığını görürüz, ancak otoriteye karşı olma, söz dinlememe, eleştirme, hata bulma ergenin genel tutumlarındandır. Bu gibi durumlarda aileden beklentimiz çocuklarla kaliteli ve yeterli iletişim kurarak çocuklara direk değil ama uzaktan denetim uygulamalarını tavsiye ederim. Çünkü genellikle ergenler otoriteye karşılardır. Ailedeki herkesin duygu-düşünceleri dinlenilmelidir.
Yine vurgulamak da fayda görüyorum, bu dönemde çoğu ailelerde rutini kaybettiklerini örneğin; uyku saatlerinde ve birlikte yemek yeme alışkanlıklarının kaybolduğunu görüyoruz. Bu durum da iletişimi sağlıklı tutabilmek için aile rutinleri birlikte yemek yeme, belirli aktiviteler yapma ve ev içerisinde iş paylaşımı yapmak önemlidir. Son olarak da düzenli egzersiz yapmak depresif duygu durum gelişmesini de engeller ve uykuya geçişi kolaylaştırdığını söyleyebilirim.
Yukarda da bahsettiğim gibi aile içi zaman yaratmak, geçtiğimiz süreç içerisinde de önemlidir. Aile olarak eğlence ve bağ kurma amaçlı bir şeyler yapmak için biraz zaman ayırmakta fayda vardır. Telefon ve televizyon gibi sizi engelleyecek dijital aletleri bir kenara koyun ve birlikte bir şeyler yapın. Hatta gün içerisinde ara ara dijital detokslar yaparak kendinizi dinlendirin. Film geceleri, yemek pişirme, yürüyüş, oyun geceleri ve diğer ortak etkinlikler harika seçeneklerdir.