Çocukluk ve ergenlik dönemi, gelişimin en hızlı olduğu dönemler olup bu dönemde bedensel, zihinsel, sosyal-duygusal değişimlerle karşı karşıya oldukları zamandır. Tüm bu değişiklikleri ve zorlukları bir arada yaşamak zorunda kalan çocukların/gençlerin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri ise akran zorbalığıdır. Zorbalık kavramı, özellikle okul döneminde “Bir öğrencinin ya da öğrencilerin başka bir öğrenciyi veya öğrencileri olumsuz etkilerine tekrar tekrar maruz bırakmak” olarak da tanımlanmaktadır. Bahsedilen “Olumsuz etkiler”, öğrencilerin rahatsız olmalarının yanı sıra aynı tür olumsuz davranışlardan zarar görmelerini de içerir; aynı zamanda birine zarar vermeye teşebbüs ederek, birine sözlü veya fiziksel olarak kasıtlı olarak zarar vererek de yapılabilir.
Uzm. Klinik Psikolog Ahmet Fahri Karabudak ‘Akran zorbalığı’ hakkında açıklamalar yaptı ve ‘Empati, saygı, merhamet, vicdan muhasebesi gelişiminin zorbalığa karşı çözümcül’ bir yaklaşım olacağını ifade etti.
Rakipler arasında “eşitsiz bir güç” olmalı
Davranışı “zorbalık” olarak tanımlamak için, rakipler arasında “eşitsiz bir güç” olmalıdır ve bu gücün “kalıcı” ve “kasıtlı” olması gerekir. Okulda zorbalık, farklı boyutlarda zorbalık davranışına tanık olan ve okul çevresindeki birçok öğrenciyi etkilemektedir; bu nedenle önlenmesi gereken önemli bir sorundur.
Akran zorbalığı; fiziksel zorbalık, sözel zorbalık, psikolojik/duygusal zorbalık, cinsel zorbalık ve siber zorbalık şeklinde çeşitlendirilebilir.
Teknolojinin gelişmesi ve son dönemde eğitim ve iş hayatının “online” hale gelmesi sosyal medya kullanım alışkanlıkları ile birlikte siber zorbalığı oldukça yaygın daha kolay uygulanabilir hale getirmiştir.
Bir çocuğun akran zorbalığına başvurmasının birden çok nedeni olabilir. Ailesinden yeteri düzeyde sevgi görmemiş, ihmal edilmiş, ya da aile ilişkileri kötü olan bir çocuk olabileceği gibi, her isteği yapılan, sürekli el üstünde tutulmuş bir çocuk da isteklerinin elde edilmesi adına akran zorbalığına başvurabilir.
Zorbalığa uğrayan taraf kadar uygulayan tarafın da sadece yaşadıkları dönem değil ileride de ciddi problemlerle karşılaşması olasıdır. Karakter gelişiminin oldukça önemli olduğu bu dönemlerde zorbalığa uğrayan kişinin ciddi özgüven problemleri yaşaması ilerideki tüm hayatını etkileyeceği gibi; uygulayan tarafında davranışlarında sınırlar olmaması gelecekte içinde bulanacağı eğitim ya da iş hayatında dışlanmasına neden olabilecek ya da suça meyilli davranışlar sergilemesini mümkün kılacaktır.
Örnek olmak, teşvik etmek esas amaç olmalı
Tüm bu sebeplerden dolayı zorbalıkla başa çıkma hem mağdur hem de zorba merkezli yönetilmelidir. Bu hususta aileler, öğretmenler, psikoeğitimler ile bilgilendirilmeli, gerekli durumlarda mağdur ve zorba psikolojik destek ve terapi programlarına dahil edilmelidir.
Zorbalığa uğrayan çocukların aileleri, çocuğa karşı oldukça güven verici ve destekler bir tutum sergilemelidir. Özellikle “sen kendini neden savunmadın”, “sen de aynısını yap”, “altta kalma” çözümü daha olumsuz hale getire yaklaşımlardan kaçınılmalı ve kişinin tekrar aynı olumsuzluğun yaşanması durumunda ebeveynler ile paylaşmaktan çekinir hale getirilmemelidir.
Zorbalığa eğilim göstermemek ya da zorbalığa maruz kalmamak için en etkili çözüm ise; ebeveynlerin çocuklarına temelden vereceği empati, saygı, merhamet, vicdan duygularını geliştirmek olmalıdır. Kimseyi sevmek değil ama saygı duymak ve insani duygularla yaklaşmayı öğretmek, örnek olmak, teşvik etmek esas amaç olmalıdır.